Science

KÜÇÜK ADAMLA 3

Küçük Adam son günlerde çok düşünceli gözüküyordu. Kapıları sürekli açıp kapatmak yerine kendisine başka meşgaleler bulmaya başladı. Artık ortalığı karıştıran, mutfaktaki tüm baharatları ortaya döküp sanatını icra eden, kitapları yiyen, perdelere tırmanan, ablalarının saçını yolan, kedinin kuyruğunu çeken, Küçük Adam gitmiş derin derin düşüncelere dalan yeni bir kişi oluvermişti. Anlayacağınız ‘o eski halinden eser yok şimdi.’ Bir baba olarak olaya hemen el koymam gerektiğini fark ettim.
– Küçük Adam, hayırdır, Karadeniz’de gemilerin mi battı? Uzaklara dalıp gitmişsin. Çok sakinsin son günlerde.
– Babacığım, İsmet Özel’den ‘’Uzaklar nedir? Kendinin bile ücrasında yaşayan benim için gidilecek yer ne kadar uzak olabilir?’’ diyor ve susuyorum.
– Küçük Adam, sen gene kitaplığı mı karıştırdın?
– Karıştırmak demeyelim de araştırmak diyelim. Seninle anlaşmamızda kitapların için ‘2Y1K’ demiştin sadece. Diğer her şey serbestti. Yeme, Yırtma ve Karalama. Ben sadece araştırma yaptım. Karadeniz’de gemilerim yok. Gemiciklerim bile yok. Baba öğretmen olunca, oyuncak gemi bile zor artık bu zamanda. Ama fena olmazdı, bir gemicik filom olsaydı.

– Dinle Küçük Adam, yaşından aşkın laflar ediyorsun. Bana laf mı attın sen? Beni gücendiriyorsun. Her neyse sen bırak gemileri gemicikleri de ne oldu hayırdır? Kız meselesi mi diyeceğim ama bu bezli halinle kız meselesi olmaz. Anlat bakalım mevzu nedir?
– Anladığım kadarıyla düşünme ve merak büyüklerin dünyasında pek makbul bir eylem değil. Suskunluğumun asaletimden olabileceğini düşünmeyip bu eylemi kötü bir olayla ilişkilendirmenizi sağlıklı bulmuyorum. Ben oturmuş burada bu sodyumklorürden yola çıkarak hayatı anlamaya çalışırken…
– O elindeki tuz mu?
– Evet, tuz çok ilginç bir bileşik babacığım. Sodyum ve klorür her ikisi de zehirleyebilir insanı. Ama bu iki atom ele ele verip, daha doğrusu sodyum tek atomunu klorüre verince yemeğin tadı tuzu oluyor. Çok tuhaf değil mi? Nasıl oluyor? Bu müthiş, akıl almaz bir olay? Mesela oksijen ve hidrojen için de aynı şey geçerli. Biri yanıcı, biri yakıcı iki gaz birleşince su açığa çıkıyor. Bunun nasıl olduğunu, neden olduğunu düşünüyordum. Sen de bana lisedeyken kimya dersinin ne kadar sıkıcı olduğundan dem vuruyordun. Kimya nasıl sıkıcı olabilir?
– Ah be evlat, kimya sıkıcı değil aslında aramızda kalsın (bunu aleyhimde kullanma) öğretmenler sıkıcı. Fırsat eğitimine devam. O elinde tuttuğun tuz tanesinin içindeki atomları saymaya kalkışırsak hem de saniyede 1 milyon atom saydığımızı düşünelim, üç-beş asırdan önce bitiremeyiz bu sayma işini biliyor muydun? Atomlara merak salman güzel. Atomun ortaya çıkışı da epey uzun yıllar sonucunda şöyle böyle anlaşılır hale gelmeye başladı. Galiba M.Ö 500 yıllarıydı, Demokritus, her şeyin gözle görülemeyecek kadar küçük taneciklerden meydana gelmiş olabileceğini ifade etmiş. Hem de bu taneciklerin bölünemeyeceğini de eklemiş. Bundan dolayı da ‘atom’ diyoruz yani ‘bölünemez’ manasında.
– Eee sonra ne olmuş?

– Tabii birçok bilim insanı atom üzerine kafa yormuş. Demokritus’tan çok Aristo’nun söyledikleri çok uzun yıllar kabul görmüş. Nerdeyse 2000 yıl.
Aristo, atomun sonsuza kadar bölünebileceğini,
John Dalton, atomu bilardo toplarına benzeterek atomun parçalanamayacağını,
J.J. Thomson, ‘üzümlü kek modelini’ yani atomun içinde elektron adı verilen küçük parçacıklar olduğunu,
Ernest Rutherford, atomun daha çok Güneş Sistemi’ne benzediğini söyledi.
Sonrasında Bohr, Chadwick, Heisenberg ve Schröndinger vb. bilim insanları devreye girdi. Atomun çekirdeğinin etrafında müthiş hızla dönen elektronlar, atomun çekirdeğinin de nötron ve protondan oluştuğunu, protonların da kuarklardan, kuarkların da sicimlerden oluştuğu söylendi. Şimdilik son teori bu galiba. Sicim yani iplikçikler…
Hay Allah, abarttım galiba uykuya dalmış.
– Ne uyuması ‘atomları dinliyorum gözlerim kapalı’. Bu elektronlar ‘Flash’tan bile hızlıymış. Atom büyük oranda boşluktan oluşuyormuş. Hatta senin atomlarındaki boşluğu ortadan kaldırıp sıkıştırsak gözle görülemeyecek kadar küçülecekmişsin. Ama ağırlığında pek bir fark olmayacakmış. Aklım almıyor bunları. Çok garip bir evrende yaşıyoruz. Ben çok ama çok merak ediyorum. Hemencecik büyüsem. Bir sürü sorum var.
– Küçük Adam, beni korkutmaya başladın. Az önce horul horul horluyordun. Nasıl aklında tuttun bunca şeyi? Her neyse bugün bu kadarlık yeter. Dandini dandini dastana, atomlar girsin rüyana…
Fehmi
27.07.2023

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

To Top