KÜÇÜK ADAMLA 4
KÜSTÜM
Not: Kamuoyundan, gelen yoğun mesajlar ve baskılar sonucunda cevap verme ihtiyacı hâsıl olmuştur.
E-posta adresim dolu, eve gelen mektuplar bir çuval, penceremin önüne gelip ‘Küçük Adam Yazıları Nerede? Küçük Adam Yoksa Biz de Yokuz. Yaz Yaz, Yazmadıkça, Yazamayacaksın’’ sloganları, pankartlar ve yürüyüşler mahalle sakinlerini kızdırınca mecbur kaldım bu açıklamayı yapmaya.
Ortalıkta dolaşan ‘Küçük Adamı parka götürmüyormuşum, yok onu salıncakta sallamıyormuşum, artık ceee ee yapmıyormuşum, yok yerde onunla yuvarlanıp güreşmiyormuşum, hatta akşamları uyutmuyormuşum’ söylentileri var. Küçük Adam, bu kadar insanı nasıl oldu da ayarladı, nasıl organize etti? Meğerki benden habersiz sosyal medya hesapları açmış. Takipçileri on binleri bulmuş. Bunca yıllık sosyal medya kullanıcısıyım, bir elin parmakları kadar takipçim var. Onlar da ayıptır söylemesi bot hesaplar. Her neyse biz dönelim işin aslına.
Küçük Adam’a kırgınlığım olduğu, eskisi gibi ilgilenmediğim, hatta trip attığım doğrudur. Sebebini anlatayım da kim haklı kim haksız siz karar verin lütfen.
Bunca aydır gizlice çalıştırıyorum. Parka götürüyorum, yürüyüşe çıkartıyorum, salıncakta sallıyorum, evde onunla güreş yapıyorum, ortalığı dağıtmasına göz yummuyor hatta onunla birlikte ortalığı dağıtıyoruz. Küçük Adam’dan bir tek isteğim vardı. Ufacık tefecik, iki hecelik bir kelime, hem sadece iki harfi tekrar edecekti, bu kadarcık isteğimi bile yerine getirmedi. Küçük Adam’la annesinden gizli gizli çalıştık. Salıncakta sallanırken, evde güreşirken, arabayla gezerken, akşam ninni diye aynı kelimeyi sürekli tekrar ettim ama nafile. Bu kadar çalışmam, didinmem, azıcık kalmış saçımı süpürge yapmam hiç işe yaramadı. Ağzından istediğim kelimeyi bir türlü alamadım.
Hani benim istediğim kelimeyi söylemedi prensipleri var, buna eyvallah. Fakat önce en büyük rakibim olan annesinin istediği kelimeyi söylemesi hiç olmadı. Ablaları da çalıştırıyorlardı kendi istedikleri kelimeyi söyletmek için. İnsan bari ‘abla’ der. Haksız mıyım?
Evet, annesi onun için çok çalışıyor, yoruluyor, geceleri ‘ınga’ diye bağırmadan önce yataktan fırlayıp yanına gidiyor olabilir ama ben de bir gözümü açıp bakıyorum ne oluyor diye. Altını değiştiriyor, sütünü veriyor, banyo yaptırıyor, bütün gün peşinde koşturuyor, tırnaklarını kesiyor, üstünü giydiriyor vb. Lakin ben de çok şey yapıyorum. Şimdi yaptıklarımı yazmaya başlayayım… Düşündüm de yazmasam daha iyi olacak. Sayfa yetmeyebilir belki. Mesela onu parka çıkartıyorum. Daha ne olsun.
Diyelim annedir, emeği çoktur deyip ‘anne’ dedin hadi onu da anladım. Arkadaş birkaç dilde anne demek nedir? Sen beni kalpten mi götüreceksin? ‘Anne’ tamam da bana nazire yapar gibi mumy, mother, mutter, mere, ammee, mama, omm, mana, maji, eje, madre,ema, mae demek nedir Allah aşkına! Hadi buna da tamam. Sonrasında ‘abla, anneanne, dede, teyze, hala, amca, dayı, yenge, kuzen’ nedir? Ben küsmeyeyim de kim küssün? Ben karalar bağlamayayım da kimler karalar bağlasın? Sonra diyorlar ki bu kadar şirin, sevimli birine küsülür mü? Şimdi size soruyorum, ‘derdimi kimlere desem, başım alıp nere gitsem?’
![]()
Ben ki ninnileri senin için değiştirmişim ‘eee baba ee ee baba ee’, ‘uyusun da baba olsun, tıpış tıpış baba baba yürüsün’ babba babba eee’ diye ninni bestelemişim. Bir kelime yahu hem de söylemesi kolay çok kolay bir kelime. İki heceyi tekrar edecektin yahu. Kırgınlığım bundandır.
Ona uzun zaman pas vermedim. Beşiğinin önünde oturma eylemi yaptım, hiç kıpırdamadan oyuncak kutusunun önünde durdum, çekmeceleri karıştırmasın diye kendimi çekmecelere zincirle bağladım. Bu kararlı duruşuma dayanamadı ve sonunda o sihirli kelimeyi söyleyip gönlümü aldı. Yoksa sırada çay-kahve orucuna başlamak vardı.Oyuncak kutusunun önünde heykel gibi dikilip direnişimi gerçekleştiriyordum. Bana usulca baktı. Gözlerini kıstı, hafiften dudakları yukarı açıldı, tavşan dişleri göründü, ağzı kulaklarına vardı ve hoplayıp bana koşarak ‘babba’ dedi. Dünyalar benim oldu, zil takıp oynadım, yağlarım eridi, bir mutlandım bir mutlandım anlatamam. Evdekileri çağırıp herkesin oturmasını istedim. Çünkü bu yüzyılın olayının jüri önünde tescil edilmesini istiyordum. Söyledi ve barıştık. Olayı tatlıya bağladık.
EKİM 2023![]()
Leave a Reply







