Bir güvercin, tıklıyor camı dışarından. Takla atıyor üst üste, ‘baksanıza bana, hey! Bırakın kalem kâğıdı’ diyor, ay yürüyüşü yapıyor bakan yok. Bir aralık öğrencinin birinin takılıyor gözü dansçı güvercine, önce bir şaşırıyor, ufak bir tebessüm konuyor yüzüne sonra birden ciddileşiyor başını sağa sola sallayıp, kâğıda dönüyor. Çözülecek sorular onu bekliyor.
Kar yağıyor lapa lapa, kardan adam dışarıdan kartopu atıyor pencereye, çocuklar çıkar da oynarız diye ama kimse oralı olmuyor. Küsüp gidiyor kardan adam. Çocuklar test çözüyor, çözdükçe çözülüyor, çözüldükçe büzülüyor, büzüldükçe küçülüyorlar. Hacimleri azalıyor sınıfta. Sorular yanlış çıktıkça öğretmenlerin, ebeveynlerinin gözünde daha da küçülüyorlar.
Bahar geliyor çiçekler açıyor, ağaçlar yeşilleniyor, sincaplar pencerede dolanıyor, palamut fırlatıyor pencereye, kimse oralı olmuyor, çocuklar test çözüyor, bört böceğe ayıracak vakitleri yok.
Sonbahar geliyor, leylekler bavullar ellerinde göçüyor, el sallıyorlar ama çocuklar test çözüyor.
Koridordan geçiyorum, takur tukur takur tukur kalem sesleri. Çocuklar soru çözüyor. Hayat, çocuklar olmadan akıp geçiyor. Çocuklar yaşayamadan yaşlanıyor. Belki de büyüyemeden çocuk kalıyorlar, çocukluk nasıl bir şeydir bilmeden…Çocuklar soru çözüyor, ama öyle böyle değil…
MAYIS 2023






