Yazar Köşesi

MAVİ MENEKŞELER

Üniversite yıllarında stajda yaşananlar kaleme alınmıştır. Şimdilerde anlıyorum ki o sınıftaki öğretmenin tutumu benim öğretmenliğimin şekillenmesine yol açmış.
‘Bu yazı, üniversite yıllarında staj için gidilen bir okulda şahit olunanlardan meydana gelmiştir. ‘ 2002

…………………………………………………..
Ürkek adımlarla sınıfa gidiyorum. Doğrusu çok heyecanlıyım.
Aman Allah’ım, bu ne gürültü! Sesler kesiliyor, gözler bende. Ben öylece durup seyrediyorum; mavinin hâkim olup, beyazın mütevazı bir şekilde boyunlarına dolanmış olan menekşeleri. Böyle menekşe olur mu demeyin. Bu menekşeler bir başka. Bunlar konuşuyor, yaramazlık yapıyor hatta diğer menekşelerin aksine yerlerinde hiç durmuyorlar. Arılar bal yapmak için menekşelere uğrar mı bilmiyorum ama bu sınıfa uğrayan arı kovan kovan bal götürür.

Sınıfa tam bir kargaşa hâkim. Kavga edenler, yemek yiyenler, boş boş gezenler, oyun oynayanlar, söz dalaşına girenler, ödevini yetiştirmeye çalışanlar, uslu uslu oturanlar……Bir de sınıfta sessizliği sağlamaya çalışan sınıf başkanı.

………………………………………………………….
(Stajyer öğretmen olarak en son sıraların birinde oturuyor ve dersi dinliyorum)
Öğretmenin gözüne girebilmek için ‘çiçek olup öylece oturan arada bir öğretmene bakıp ‘aferin’ sözünü duymak isteyip de bu sözü duymayınca ‘çiçek’ halinden vazgeçerek yaramazlığa geçiyor hemen kapının yanında oturan çocuk.

Arka sıralarda oturan çocuklardan birisi, masaya gömülmüş başı öne eğik bir vaziyette sıranın altında parmaklarıyla oynuyor. Sınıfla hiç ilgisi yok sınıfta bulunmaktan başka. Adını sordum ‘Cenap’ dedi titrek bir sesle. Sanki suçluymuş gibi mahcup, gözlerinde korku, sesinde telaş, halinde yorgunluk vardı. (Bunun sebebini çok daha sonraları öğrenecektim. Cenap’ın dersleri çok kötüymüş)

………………………………………………
(Öğretmen çok agresif ve sert)
Hangi hediye, hangi tatlı söz, hangi özür kapatır, öğretmenin öğrencinin kalbinde açtığı yarayı? Hangi bayramın arifesinde unutur çocuk, öğretmenin ilgisizliğini veya ona bağırmasını?

Öğretmen öğrencilerine kızınca kendini cenaze konvoyunda bulur kanımca. Bu arada siz hiç cenaze konvoyunda yürüdünüz mü? Herkes suçluymuş gibi yürür ve insanların suratı asıktır. ‘Gülmek, neşelenmek ve şakalaşmak’ gibi kelimeler mevtayı kabre koyup eve dönünceye kadar lügatlerden çıkartılmıştır. Öğretmen hazırlamalı kendisini bu konvoyda yürümeye; öğrencilerini dövdüğünde veya onlara bağırdığında. Nasıl da sevimsizleşiyor öğretmen öğrencilerine kızınca. Nasıl da ortaya çıkıyor çocukların ‘çocuklukları’ kızılınca.

İnsanlar çocukların seslerine kulak kesilip onları dinleyebilselerdi, eve neşe getirsin diye tutsak tuttukları kanaryaları hemen salarlardı. Çünkü deniz köpüğü gibi değildir, çocuk yüzlerinin insanda meydana getirdiği inşirah.
Karalama Gazetesi için kaleme alınmıştır.
Amasya 2002

Click to comment

Leave a Reply

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

To Top